Cumhuriyet gazetesi - Pazar eki
Stooooopid...
Cumhuriyet'te çeviri-derleme yaptığım çok güzel bir bir yazı.
"Distracted from distraction by distraction..." :)
20/07/08 The Sunday Times Culture InternationalDijital çağ, konsantrasyon yeteneğimizi bozarak bizi yok ediyor, Times gazetesinden yazar, BRYAN APPLEYARD uyarıyor.Çarşamba günü 72 tane e-posta aldım, bunlardan sadece iki tanesi yazı içeren mesajdı. Onlarca telefon konuşmasını saymazsam sakin bir gün sayılırdı. Wakefield’e gitmekte olduğum tren yolculuğundaki zamansız ve kulakları sağır eden anonsları da saymıyorum. Ayrıca yolculuğum sırasında insanların telefonlarıyla bağırarak konuşmalarını ve terbiye edilmemiş şımarık çocukların bağırışmalarını da saymak istemiyorum. İronik bir şekilde, yolculuğum esnasında Maggie Jackson’ın “Distracted” adlı kitabını okumaya çalışıyordum. Trenin içerisinde yine bir izdiham yaşandı. Kendimi tam olarak TS Eliot’ın modern çağımızla ilgili yazdığı denemesinin içinde buldum: “dikkat dağıtıcı şeyler yüzünden,dikkati dağıtılarak, dikkati dağıtılmış olan.” Bu sizlere çok standart, komik ve modern hayatımızın içinde olan birşeymiş gibi görünebilir. Fakat bence insanoğlu, teknoloji ile kendi kendini taciz ediyor. Bu yüzden hepimizin dikkati dağılıyor, hepimiz engelleniyoruz. Ne kadar da budalayız! Fakat dikkatli dinleyin bu olay beni de sizi de öldürüyor. David Meyer, Michigan Üniversite’sinde psikoloji profesörü. 1995 yılında profesörün oğlu, dikkati dağılmış bir durumda kırmızı ışıkta geçen bir sürücü tarafından öldürüldü. Meyer’in uzmanlık alanı “dikkat” konusuydu. Yani birçok şey yerine tek bir konu üzerinde nasıl yoğunlaşmamız gerektiği. Dikkat insan bilincinin gizeminde altın bir anahtardır; o birgün bize, kafamızda dünyayı nasıl yarattığımızı söyleyebilir. Sorun ne olursa olsun ona dikkatli bir şekilde yaklaşmamız, bizim nasıl yaşadığımızın ve kendimizi nasıl tanımladığımızın bir göstergesidir. Dikkatin tam tersi dalgınlıktır, bu doğal olmayan bir durumdur ve Profesör Meyer’in 1995’te keşfettiği gibi öldürebilir. O şu anda bu durumun kronik bir hale dönüştüğünü söylüyor. Uzun vadeli dikkat eksikliğinin sigara içmek kadar tehlikeli olduğunu düşünüyor. Aslında aynı anda birden çok iş yapmaya çalışmakla ilgili büyük bir efsane var. Profesör Meyer , hiçbir insanın etkili bir şekilde hem e-posta yazıp hem de telefonla konuşamayacağını söylüyor. İnsan her iki aktivite sırasında da dil yeteneğini kullanır ve beyindeki dil kanalları bunun üstesinden gelemez. Birden fazla aktiviteyi aynı anda yapan insanlar, dikatlerini hızlı bir şekilde bir yerden başka bir yere çekerek kendilerini kandırıyorlar. Sonuçta ürettikleri şeyler kaliteli olmuyor. Aynı şey, araba kullanırken aynı zamanda cep telefonuyla konuştuğumuzda da olur. Elleri serbest bırakan özel araç telefonu kullanmanızda bir şeyi değiştirmez. Telefonda bir dil dinliyorsunuz ve böylelikle trafik işaretlerinin diline dikkat edemiyorsunuz. En kötüsü, telefonda konuştuğunuz kişi size görsel birşeyler tanımlıyorsa, siz bunu hayal ederken, beyninizdeki görsel kanal tıkanıyor ve yol ile ilgili tüm dikkatinizi yitirmeye başlıyorsunuz .Sonucunda dikkat dağınıklığı sizi ya da başkalarını öldürüyor. Hepimizin şu anda ciddi sıkıntı çektiği “kronik dikkat dağınıklığı” ise bizleri daha yavaş öldürüyor. Profesör Meyer kendi işinin bir parçası olarak gördüğü için, insanoğlunun yaratmakta olduğu “dikkati dağıtılmış dünya” ile ilgili tehlikeler hakkında mümkün olduğunca çok insanı uyarmaya çalışıyor. Bu konuyla ilgili olarak özellikle Amerika’dan sesler yükseliyor. A.B.D. ’li bir yazar kitabında 21. yüzyılı “yeni kara çağ” olarak görüyor ve insanla makinanın güvensiz birleşmesini anlatıyor. Emor Üniversite’sinde profesör olan Mark Bauerlein “en aptal kuşak” adlı kitabında, Amerikalı gençleri eleştiriyor. Borlein kitabında açık bir şekilde, bir kitabı okumak için bile konsatrasyon kabiliyetine sahip olmayan gençleri betimliyor. Atlantic Magazine dergisindeki etkileyici yazısında, Nicholas Carr soruyor “Google bizi aptallaştırıyor mu?” Yazar günümüzde, derin konulu bir kitap ya da uzun bir başlık okumanın ciddi uğraş gerektirdiğini söylüyor. Ayrıca gelecek jenerasyonun büyük bir üzüntü içinde olmayacağını çünkü ne kaybettiğini bilmeyeceğini belirtiyor. İronik bir şekilde, Microsoft, Google, IBM, Intel gibi büyük dikkat dağıtıcı şirketler bu konuyla ilgili önlemler almaya çalışıyorlar. İnsanlar bizim dikkatimizi dağıtan şeylerden büyük paralar kazanırken bu önlemler hiçbir işe yaramayacak. Peki ne yapabiliriz? Dikkat dağıtıcıların gençleri daha fazla olumsuz yönde etkilemesi engellenebilir. Bu konuda televizyon ilk suçludur. Testler açıkça gösteriyor ki: televizyon çocuklar ve ailelleri arasındaki iletişimin kopmasına neden oluyor. İnternet ise bu etkiyi bin katına çıkartıyor. Baurlein 49 yaşında. Çocukken Vietnam Savaşı’nı televizyondan, o dönemin en önemli haber kanalından öğrendiğini söylüyor. Şu anda, çocuklar okuldan eve geldiklerinde, bilgisayarlarını açarak kendi kozalarına çekiliyorlar. Onlar internet ile bilginin içine değil, dedikodu ve sosyal arkadaşlık sitelerinin içine dalıyorlar.
Maalesef bu durum Bill Gates ve Google’ın hayalini kurdukları bilgilendirici cennet değil. Bugün gençlerin %90’ı interneti sadece arkadaşlık sitelerinde “takılmak” için kullanıyor. Aslında onlar büyümüyorlar. Onlar, şu anda bizi biz yapan kültürel ve toplumsal miraslarımızı öğrenmeyi reddediyorlar. Facebook ya da My Space’e katılarak birdenbire onlarca “arkadaşınız“oluyor. Gerçekte ise tabii ki olmuyor. Bu şekilde yetişen çocuklar gerçek hayattaki aşk, sevgi, arkadaşlık gibi kavramları gereksiz, anlamsız ve saçma buluyorlar. Bazı ebeveynler 10 yaşındaki çocuklarının bilgisayarı tamir ettiklerini söylüyorlar. Fakat bu doğru değil. Çalışmalar gösteriyor ki, orta yaşlı insanlar bilgisayarlara çocuklardan daha iyi uyum sağlıyorlar. Bunun nedeni aynı anda birden fazla işi yapmaya çalışan insanlar gibi bu çocukların da yaptıkları işi üstünkörü bir şekilde, çabukça halletmeye çalışmalarından kaynaklanıyor. Birçok kişiden duyuyorum, bunlardan bir tanesi Savaş ve Barış kitabını okuyamamaktan yakınıyor. Kitap okuma alışkanlığını tamamen kaybettiğini söylüyor. İnternette bir yazı okurken bile birkaç paragraftan sonra sıkıldığını belirtiyor. Bilgisayar bizleri eğitmek için değil, bilgi denizinde yüzmek yerine boğulmamızı sağlamak için hizmet veriyor. Gençlerin bu durumu demokrasiyi risk altına sokuyor. Demokrasi öyle bir yönetim şeklidir ki yurttaşlarına ağır bir sorumluluk yükler. Fakat eğer bu yurttaşlar Paris’in İngiltere’de olduğunu düşünüyor ya da haritada Irak’ın yerini bulamıyorlarsa onlardan bu ağır yükü omuzlarında taşımaları nasıl beklenebilinir. Sorunun sebebi, bu insanların dünyasının, sadece internetteki arkadaşlık sitelerinden oluşmasıdır. Bütün bunlar ahlaki açıdan bir panik ortamı yaratıyor olabilir. Fakat insanların çok dikkatli olmaları gerekiyor. Her gün şirketler, enstitüler yada marketler bizlere dikkat ve konsantrasyon dağıtıcı, anlamdan yoksun olan aletler satıyorlar. Ve satmaya devam edecekler.
Trende, dikkat dağıtıcı, yeni 3G iPhone telefonum ile, dikkat dağıtıcı şeyler yüzünden, dikkati dağıtılarak, dikkati dağılmış birşekilde Wakefield’e doğru yol alıyorum, sadece geleceğe dair korkumu gördüm.
http://www.cumhuriyet.com.tr/Yazının orjinal metni:
http://technology.timesonline.co.uk/tol/news/tech_and_web/the_web/article4362950.ece