21 Ocak 2009 Çarşamba

Altınla oynayan Afrikalı çocuklar

Cumhuriyet gazetesi, Pazar ekinde yayınlanan yazım.

Senegal'deki maden ocaklarında 250 binden fazla çocuk günbatımından şafağa kadar çalıştırılıyor. Aralarında dört yaşındakiler de var. Bedenlerine işleyen cıva, onlar için bir gelecek olmadığını belgeliyor. Aldıkları ücret ise birkaç doları geçmiyor.

Afrika’daki yoksul ülkelerde, her gün insanlar açlık, hastalık ya da savaş gibi büyük sorunlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışırken kıtanın batısında Senegal’deki maden ocaklarında da başka bir insanlık dramı yaşanıyor. Aslında farkında olmadan birçok insanın hayatı Afrikalı çocuklarla kesişiyor. Örneğin, parmağınıza taktığınız yüzükte, altın kaplama bir kalem ile yazı yazarken ya da portföyünüzdeki yatırımlarınızda, bu çocukları hissedebilirsiniz. Bu konuyla ilgili İtalyan gazetesi La Repubblica’da çalışan gazeteciler Rukmini Callimachi ve Bradley Klapper, Senegal’de bir senede, üç şehir ve altı maden ocağını ziyaret ettiler. Gittikleri yerlerde, altın rezervlerinde çalışan küçük yaştaki işçi çocukların dramıyla ilgili haber yaptılar.

Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Senegal’de geniş ovalarda, verimleri yüksek altın madenleri bulunuyor. Sayıları yüzlerce olan bu madenlerde binlerce, bazıları dört yaşında küçük çocuk, çok tehlikeli ve kötü şartlarda çalıştırılıyor. Çocukların elleri, madenlerde altın çıkarırken, ciddi şekilde civaya maruz kalıyor. Civa uzun vadede beyinde ölümcül hasarlar oluşturuyor, tümör, körlük, böbrek hastalığı ve konuşma bozukluğuna da neden oluyor.

Maden ocakları toprak üzerinde çok küçük delikler halinde bulunuyor. Bu deliklerden Afrika ve Asya’da milyonlarca var. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre dünyadaki altının beşte biri bu ülkelerdeki maden ocaklarından sağlanıyor. Senegal’de çocukların çıkardıkları altınlar ilk olarak bölgedeki tüccarlar tarafından satın alınıyor. Daha sonra Mali şehrine yollanıyor ve buradan da uluslararası piyasaya girmesi için İsviçre’ye gönderiliyor.

On iki yaşındaki Saliou Diallo bu çocuklardan biri. Saliou ve arkadaşları üç yıl önce bölgede bulunan tek öğretmenin gitmesi ve aşırı yoksulluk sonucu, okulu bıraktılar. Çocuklar Gine şehrinde aileleriyle birlikte çamurdan yapılmış kulübelerde yaşıyorlardı. Senegal’deki bir maden ocağından bölgeye gelen yetkili, çocuklara “paranın toprağın altında gömülü” olduğu maden ocaklarına götürmeyi ve karşılığında günlük iki dolar ödemeyi teklif etti. Birkaç gün sonra Saliou, arkadaşları ve beraberlerindeki yüzlerce çocuk, evlerinden çok uzaktaki maden ocaklarının bulunduğu “Tenkoto” adlı bölgeye doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş bir hafta sürdü.

Çocuklar bölgede, kuru otlardan yapılmış kulübelerde uyuyorlar. Soliou her gece yatmadan önce Kuran’dan birkaç ayet hatırlamaya çalışıyor. Bu yaptığının onu tehlikelerden koruyacağı söylenmiş. Çocuklar her gün güneş doğmadan, ellerinde çekiçlerle yaklaşık on kilometrelik yolu yürüyorlar. Çalıştıkları bölgedeki toprak zaten elekten geçirilmiş fakat onlar yine de altın bulabilmek için toprağı tekrar tekrar kazıyorlar. İşleri bittikten sonra ellerini plastik bir kabın içinde temizliyorlar. Bu sırada kabın içinde çok miktarda cıva birikiyor.

Saliou ve arkadaşları Tenkoto’dan altı ay sonra ayrıldılar. Altının çıktığı yerler takip edilerek, bir madenden diğerine götürüldüler. Yine on gün boyunca yürüyerek “Hamdalaye” adlı bölgeye getirildiler. Altı aylık iş sonunda, Saliou 40 dolar aldı, oysa işe başlarken 360 dolar alacağı söylenmişti. Saliou itiraf ediyor “Açlıktan ölmemek için çalışıyorum. Benim sadece tek bir hayalim var: Bir gün altından yapılmış küçük bir eşyaya sahip olmak”.

(Rukmini Callimachi ve Bradley S. Klapper’ın LA Repubblica’da yayımlanan yazısından derlenmiştir.)

Cumhuriyet Dergi orjinal link:
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=3620

Hiç yorum yok: