6 Şubat 2009 Cuma

Kyoto'lu Türkiye!

Türkiye’nin Kyoto’yu imzalaması, geç de olsa iklim değişikliğiyle mücadeleye katıldığını gösteryor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 1990-2004 yılları arasında emisyon artış hızı en yüksek ülke olan Türkiye’nin emisyonlarını düşürme yolunda sorumluluklarını üstlenme anlamında önemli bir adım attığını vurguluyor. Türkiye’nin, 5 Şubat 2009’da TBMM Genel Kurulu tarafından alınan kararla, ülkelerin sera gazı emisyonlarını düzenlemeye yönelik en önemli ve tek uluslararası yasal araç olan Kyoto’yu imzalaması; yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik edeceği ve enerji güvenliğinde gelişmeler kaydedeceği anlamına geliyor.

Küresel ısınmayı durdurmak için siz de mi bir şeyler yapmak istiyorsunuz? İşte karbondioksit tasarrufu sağlamak için yapabileceğiniz 10 basit şey ve bunları yaptığınızda ne kadar karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğiniz:


Ampulünüzü değiştirin

Standart akkor ampulünüzü floresan ile değiştirin, yılda 75 kg karbondioksit tasarrufu sağlayın.



Daha az araba kullanın

Daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanın. Araba kullanmadığınız her gün 2 km için 0,75 kg karbondioksit tasarruf edeceksiniz.



Geri dönüşüme katkıda bulunun

Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek
yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.



Televizyonunuzu düğmesinden kapatın

Televizyonları uzaktan kumandadan kapattığınızda yanan kırmızı ışığı kapatarak, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi ve klimanın toplam harcadığı enerjiye eşdeğer bir enerji tasarrafu sağlayabilirsiniz.



Lastiklerinizi kontrol edin

Düzgün şişirilmiş lastikler litre başına aldığınız yolu %3 oranında arttıracaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu,
10 kg karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.



Daha az sıcak su kullanın

Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile
175 kg, giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.



Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının

Çöpünüzü
%10 oranında azaltarak 600 kg karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.



Su ısıtıcınızı ayarlayın

Isıtıcınızı kışın 2 derece aşağı, yazın 2 derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.



Bir ağaç dikin

Bir ağaç ömrü boyunca
1 ton karbondioksit emer.



Çözümün bir parçası olun


daha ayrıntılı bilgi için tıklayın;

27 Ocak 2009 Salı

Solucan adam ve Sally


solucan adam 2 from ececildiroglu on Vimeo.
videoda müzik de var. Dominos pizzanın kampanyasına dikkatinizi çekerim. "tam 2 pizza fiyatına 1 pizza" kaçırmayınız yazmaya çalışmışım. sufleleri de yollamadılar hala :)))

solucan adam 1'i izlemek için tıklayın;
http://ecuk-ecuk.blogspot.com/2009/01/solucan-adam.html

25 Ocak 2009 Pazar

İletişim Tasarım Laboratuvarına Hoş Geldiniz

Blog sayfamın Google Analytics değerlerinden bir görüntü.
Ziyaretçi sayım düşüşte :(

Bu günlerde, Beykent Üniversitesi, İletişim Tasarım Bölümü 3. sınıf öğrencileri arasında, bir blog yarışması yapılıyor.
Bager Akbay
hocamızın önderliğinde, final projesi olarak hepimiz bir blog sayfası açtık. Bu proje genel olarak 3 bölümden oluşuyor:
1-Yaptığımız reklam ve kampanyalarla maksimum sayıda kullanıcının blog sayfamızı ziyaret etmesi.
2-Blog sayfamızın oluşturulması ve proje sürecinin içinde, tüm yaptıklarımızın ayrıntılı bir şekilde raporlanması.
3-Bager hocamızında olduğu, bir jüri karşısında (müşteriler) blogumuzun pazarlamasını ve raporun sunumunu yapmamız.

Bu projenin amacı, bir iletişimci olarak, sayfamızın içeriğini oluşturmamız, internet, birebir ilişkiler ve kullanıcılarla en iyi etkileşimi sağlayıp, blogumuzun okunmasını sağlamak.
Bir tasarımcı olarak ise, görsel ve bağlantı özellikleri ile ziyaretçilere en iyi kullanıcı deneyimini yaşatmaktır. Aslında Bager hocanın asıl hedefi, blog sayfamız aracılığıyla gerçek sektörün içersine girmemiz ve iyisiyle kötüsüyle sektörde neler olup bittiğini farkına varmamız. Bu proje, mezun olduğumuzda, gerçek iş ortamının okuldan farklı ve zor olduğunu analiz etmemiz için çok güzel bir fırsattır. En önemlisi, proje sürecinde bir çok olumlu yada olumsuz deneyim yaşamaktayız. Sınıfça hepimiz sabahlara kadar bilgisayar başında araştırmalar yapıyor, iyi içerik çıkarmak için çalışıyor, eleştiriler alıyor, kimi zaman çok mutlu edici deneyimler yaşıyor, kimi zamanda çıldırma noktasına geliyoruz:)
Fakat Bager hocamızla, içinde bulunduğumuz bu deney ortamında, hepimizin bilgisinin arttığına ve olaylara bakış açımızın oldukça genişlediğine inanıyorum. Ayrıca blogumuzun hit almasını arttırmak için yaptığımız araştırmalarla küçük çapta bir “SEO” eğitimide aldık:)
Tüm bu yaptığımız proje ve ödevlerin gerçek amacı, Bager hocanın, bizlerin “Sosyal Medya” alanında profesyonel kişiler olmamızı sağlamaya çalışmasıdır. Bilindiği gibi geleneksel medya, tv, sinema, radyo, gazete, dergi ve bunun gibi araçlardan oluşur. Sosyal medya ise, bloglar, online chat, RSS, sosyal ağalar, sosyal imleme siteleri, forumlar, video-foto paylaşım siteleri, sanal dünyalar, wikiler gibi araçlardan oluşmaktadır. Ve artık günümüzde sosyal medya, geleneksel medyanın yerini almaktadır. Nedeni ise sosyal medyanın, kurumsal kontrol yerine, müşteri kontrolünü ön plana çıkartmasıdır. Şu anda birçoğumuz farkında olmasakta sosyal medya, yaşamımızın içindeki her şeyin tüketiciler, yani bizler tarafından yönlendirilmesini sağlamaktadır. Bizler birer iletişim tasarımcı olarak çok şanslıyız. Çünkü şu anda yaptığımız projelerle, önümüzdeki yıllarda iletişim sektörünü yönlendirecek olan “sosyal medya”nın altyapısını ve püf noktalarını öğreniyoruz.
Aşağıda blog yarışmasında ki herkesin adresi var, bir göz atmanızı öneririm.

http://iksirlipasta.blogspot.com/
http://onurtombuloglu.blogspot.com/
http://ecuk-ecuk.blogspot.com/
http://volkanoksuz.blogspot.com/
http://bencebenimce.blogspot.com/
http://atlblgl.blogspot.com/
http://sibel-savaskan.blogspot.com/
http://yigittumsek-yigit.blogspot.com/
http://bca55.blogspot.com/
http://esmasumer.blogspot.com/
http://ezgi3d.blogspot.com/
http://pnypny.blogspot.com/
http://mervekrd-eurovision2009infotechnology.blogspot.com/
http://mujdesin.blogspot.com/
http://serpilbakir.blogspot.com/
http://birdebunabak.blogspot.com/
http://wolfadammali.blogspot.com/
http://deryacakr.blogspot.com/
http://gokhankilicak-gokhan.blogspot.com/
http://www.filekira.blogspot.com/
http://seyhanbozdag.blogspot.com/
http://dikci.blogspot.com/
http://goksuongoren.blogspot.com/
http://tgc-tgctgc.blogspot.com/
http://seherbozdag-wwwilginchabercom.blogspot.com/

23 Ocak 2009 Cuma

2009 Oscar'ına 13 dalda aday film

2009 Oscar törenine damgasını vuracak bir film.
David Fincher`in yönettiği ve başrolünü Brad Pitt`in oynadığı "The Curious Case of Benjamin Button" (Benjamin Button`un Tuhaf Hikayesi) filmi tam 13 dalda ödüle aday gösterildi. Türk yapımı "Üç Maymun" filmi ise Oscar adayları arasına giremedi.

http://www.imdb.com/title/tt0421715/

Vakit Gazetesi’yle Yapılabilecek 10 Güzel Şey

1) Muhabbet kuşunuzun kafesinin altına serin.

2) Katlayıp mangal ateşini körüklemek için kullanın.

3) Köpeğinize tuvalet eğitimi vermek için banyo zeminine baştan sona serin.

4) Sözünüzü dinlemeyen küçük çocukları korkutmak için köşe yazarlarından birinin resmini gösterin.

5) Diğer kelimeleri çıkarıp geriye kalan küfür ve hakaretlerle yeni bir argo sözlüğü bastırın.

6) Ayakkabı dolabınızın raflarına serin.

7) Okulda bira içerken kutuyu sararak kamufle edin.

8) Külah yapıp içine bayram şekeri koyarak çocuklara verin.

9) Küfretmenin hoş karşılanmayacağı nezih ortamlarda uygun yerleri kesip çaktırmadan küfretmek istediğiniz kişiye gösterin.

10) Haber ve köşe yazılarını es geçip sadece pornografik kısımları okuyun.

http://www.paganx.org/vakit-gazetesiyle-yapilabilecek-10-guzel-sey.html

The 100 Most Popular Photoshop Tutorials





Smokin’ Woman








Make a 3D Color Explosion








Turning a Image into a Beautiful Paint






linke tıkla ve Photoshop dünyasına gir:
http://www.photoshoplady.com/the-100-most-popular-photoshop-tutorials-2008/

22 Ocak 2009 Perşembe

Fizy ile müzik dinle, dinle... video izle, izle...

Çok kolay, çok hızlı, sadece isim yazıp tıklayarak, müzik dinleyin yada video izleyin. Fizy'ye girdiğinizde sayfanın üst kısmında ki kutuya dinlemek istediğiniz şarkının birkaç kelimesini yazıyorsunuz ve karşınıza bir liste çıkıyor. Buradan istediğiniz şarkıyı tıklayıp dinleyin. Şarkının video klibi varsa onu da izleyebiliyorsunuz. Ayrıca, paylaş kutusuna tıklayarak arkadaşlarınızla da paylaşabiliyorsunuz. Mp3 indirmek yerine eğlenceli ve kolay bir yol.

aşağıdaki linkten hemen tıklayın:
http://fizy.org/


21 Ocak 2009 Çarşamba

Altınla oynayan Afrikalı çocuklar

Cumhuriyet gazetesi, Pazar ekinde yayınlanan yazım.

Senegal'deki maden ocaklarında 250 binden fazla çocuk günbatımından şafağa kadar çalıştırılıyor. Aralarında dört yaşındakiler de var. Bedenlerine işleyen cıva, onlar için bir gelecek olmadığını belgeliyor. Aldıkları ücret ise birkaç doları geçmiyor.

Afrika’daki yoksul ülkelerde, her gün insanlar açlık, hastalık ya da savaş gibi büyük sorunlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışırken kıtanın batısında Senegal’deki maden ocaklarında da başka bir insanlık dramı yaşanıyor. Aslında farkında olmadan birçok insanın hayatı Afrikalı çocuklarla kesişiyor. Örneğin, parmağınıza taktığınız yüzükte, altın kaplama bir kalem ile yazı yazarken ya da portföyünüzdeki yatırımlarınızda, bu çocukları hissedebilirsiniz. Bu konuyla ilgili İtalyan gazetesi La Repubblica’da çalışan gazeteciler Rukmini Callimachi ve Bradley Klapper, Senegal’de bir senede, üç şehir ve altı maden ocağını ziyaret ettiler. Gittikleri yerlerde, altın rezervlerinde çalışan küçük yaştaki işçi çocukların dramıyla ilgili haber yaptılar.

Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Senegal’de geniş ovalarda, verimleri yüksek altın madenleri bulunuyor. Sayıları yüzlerce olan bu madenlerde binlerce, bazıları dört yaşında küçük çocuk, çok tehlikeli ve kötü şartlarda çalıştırılıyor. Çocukların elleri, madenlerde altın çıkarırken, ciddi şekilde civaya maruz kalıyor. Civa uzun vadede beyinde ölümcül hasarlar oluşturuyor, tümör, körlük, böbrek hastalığı ve konuşma bozukluğuna da neden oluyor.

Maden ocakları toprak üzerinde çok küçük delikler halinde bulunuyor. Bu deliklerden Afrika ve Asya’da milyonlarca var. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre dünyadaki altının beşte biri bu ülkelerdeki maden ocaklarından sağlanıyor. Senegal’de çocukların çıkardıkları altınlar ilk olarak bölgedeki tüccarlar tarafından satın alınıyor. Daha sonra Mali şehrine yollanıyor ve buradan da uluslararası piyasaya girmesi için İsviçre’ye gönderiliyor.

On iki yaşındaki Saliou Diallo bu çocuklardan biri. Saliou ve arkadaşları üç yıl önce bölgede bulunan tek öğretmenin gitmesi ve aşırı yoksulluk sonucu, okulu bıraktılar. Çocuklar Gine şehrinde aileleriyle birlikte çamurdan yapılmış kulübelerde yaşıyorlardı. Senegal’deki bir maden ocağından bölgeye gelen yetkili, çocuklara “paranın toprağın altında gömülü” olduğu maden ocaklarına götürmeyi ve karşılığında günlük iki dolar ödemeyi teklif etti. Birkaç gün sonra Saliou, arkadaşları ve beraberlerindeki yüzlerce çocuk, evlerinden çok uzaktaki maden ocaklarının bulunduğu “Tenkoto” adlı bölgeye doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş bir hafta sürdü.

Çocuklar bölgede, kuru otlardan yapılmış kulübelerde uyuyorlar. Soliou her gece yatmadan önce Kuran’dan birkaç ayet hatırlamaya çalışıyor. Bu yaptığının onu tehlikelerden koruyacağı söylenmiş. Çocuklar her gün güneş doğmadan, ellerinde çekiçlerle yaklaşık on kilometrelik yolu yürüyorlar. Çalıştıkları bölgedeki toprak zaten elekten geçirilmiş fakat onlar yine de altın bulabilmek için toprağı tekrar tekrar kazıyorlar. İşleri bittikten sonra ellerini plastik bir kabın içinde temizliyorlar. Bu sırada kabın içinde çok miktarda cıva birikiyor.

Saliou ve arkadaşları Tenkoto’dan altı ay sonra ayrıldılar. Altının çıktığı yerler takip edilerek, bir madenden diğerine götürüldüler. Yine on gün boyunca yürüyerek “Hamdalaye” adlı bölgeye getirildiler. Altı aylık iş sonunda, Saliou 40 dolar aldı, oysa işe başlarken 360 dolar alacağı söylenmişti. Saliou itiraf ediyor “Açlıktan ölmemek için çalışıyorum. Benim sadece tek bir hayalim var: Bir gün altından yapılmış küçük bir eşyaya sahip olmak”.

(Rukmini Callimachi ve Bradley S. Klapper’ın LA Repubblica’da yayımlanan yazısından derlenmiştir.)

Cumhuriyet Dergi orjinal link:
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=3620

Organik yiyecekler sanıldığı kadar sağlıklı değil

Cumhuriyet gazetesi çeviri servisinde hazırladığım yazıdan
CNN

Birçoğumuz marketlerdeyken , yemyeşil ve pahalı organik elmalardan mı yoksa geleneksel yöntemlerle yetiştirilmiş elmalarımı almak konusunda tereddütte kalmışızdır.Bu konuda genelde müşteriler daha besleyici olduklarını düşündükleri için organik yiyecekleri tercih ediyor ve bu endüstri günden güne büyüyor.Fakat yeni araştırmalarda, organik yiyeceklerle, geleneksel yetiştirilenler arasında bir fark bulunmadığı belirtildi.Kopenhag Üniversitesi'nin araştırmasında, organik yiyeceklerin, tarım ilacı kullanılarak yetiştirilenlerden daha fazla besleyici olmadığı ortaya koyuldu.Araştırmacılar 5 mahsul üzerinde çalıştı. Bunlar:bezelye, havuç,elma,patates ve karalahana.Bu yiyecekler ilk olarak organik yöntemle daha sonra da tarım ilacı ve kimyasal kullanılarak yetiştirildi.İnceleme sonunda iki tip ekim tarzı arasında bir fark bulunamadı. Araştırma başkanı Dr. Susanne Sügel araştırmalarını "Organik ve geleneksel üretim methodlarındaki farklı ekim sistemleri sanıldığı gibi farklı ürün vermesine neden olmuyor. 5 mahsul üzerinde yaptığımız deneylerde , organik yolla yetiştirilen yiyeceklerle geleneksel yöntemlerle yetiştirilenler arasında büyük ve önemli bir fark yok." şeklinde belirtti. Bu çalışma, Kimyasal Endüstri Birliğinin (SCI) "Yiyecek ve Tarımın Bilimi" adlı gazetesinin son sayısında yayınlandı. Araştırmada , kimyasal tüketiminin sağlığa etkisi ve tarım ilaçları kullanımının geleneksel ve organik yiyecekler üzerindeki karşılaştırmalı değerleri sonucuna dayalı bir kanaatte bulunulmuyor. Çalışma, organik yiyecek satın almanın insanların hayat tarzı seçimi olduğunu savunuyor.Organik tarımdan daha az verim elde edildiği için, bu ürünler piyasada çok daha pahalıya satılıyor.Bu parayı karşılayabilenler, organik yiyecekleri tercih edebilir.Fakat bu durum, geleneksel tarımın düşük kaliteli olduğu anlamına gelmiyor.Ayrıca Londra'daki Kings College Üniversitesi'nden , beslenme ve diyet uzmanı profesör Tom Sanders'da çalışmanın sonucuyla hemfikir olduğunu belirtti.Sanders organik yiyecek endüstrisinin çok büyüdüğünü ve bu sektörün insanlar üzerinden yüksek kazanç sağladığını ifade etti.
Avrupa'da ekolojik tarımın kontrollü üretimi 1930 lu yıllardan sonra yaygınlaşmaya başladı. Daha sonra Çin , Rusya, Hindistan gibi ülkelerde popülerleşmeye başladı ve bu ülkeler şuanda 4,1 milyon hektarlık organik tarım alanına sahip.Hindistan'da , ekolojik tarım en fazla çay ve baharat yetiştirilmesinde kullanılıyor.ABD'de ise bu yıl organik yiyecek satan marketler tam 25 milyar dolarlık bir satış yaptı. Türkiye'de ekolojik tarım hareketini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) kurulmuştur. Bu derneğin aktardığı bilgilere göre , ülkemizde yaklaşık 50 bin hektarlık tarım alanı bulunmaktadır.Türkiye'deki ekolojik ürünlerin başında, kuru ve kurutulmuş meyveler, yaş sebze meyve, tarla bitkileri ve tıbbi bitkiler gelmektedir.
Peki eğer organik tarım ürünleri besin değeri açısından sanıldığı kadar yararlı değilse , çevre için daha iyiler mi? Geleneksel tarım her yıl sera gazı emiliminin %11'ine neden oluyor. Araştırmacıların ellerinde fazla veri bulunmamakta fakat organik tarımın, endüstriyel olana göre, iklim değişikliklerine karşı alınan önlemler için daha iyi olduğunu düşünüyorlar.Bilim insanlarının çalışmaları, ekolojik tarımda daha düşük enerji kullanımı olduuğunu ve ürünlerin yetiştirilmesi sırasında, atmosfere zararlı etkisi olan azot protoksit maddesinin çıkışını engellediğini belirtti.(bu madde gübreli tarımda çıkıyor)
Bilindiği gibi organk tarım sadece meyve ve sebze üretiminde kullanılmıyor.Ayrıca et ürünleri, kümes hayvanları,yumurta, yağlar ve hatta kozmetik ürünlerin üretilmesindede kullanılıyor.Müşteriler bu ürünlerde iki katı fazla fiyat bile ödeyebiliyorlar. Özellikle organik yolla üretilen süt ve et en pahalı ürünler.Birçok ülkede organik yiycek sektörü en hızlı büyüyen alanı oluşturuyor.ABD'li tüketicilerin üçteikisi organik yiyecek satın alıyor.Bu ürünlerde dikkat edinilmesi gereken nokta;organik yiyecekler , botanik ortamda , kimyasal kullanılmadan yetiştirildiği için oksijen ya da güneş ışığına fazla maruz kaldığında kolayca bozulabiliyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/

20 Ocak 2009 Salı

İddialı Konuşan Ama Eylemlerinde Korkak Olan İnsan

Reşat Çalışlar'ın ekşi sözlük'teki entry'sinden

tipik günümüz türk insanıdır.bu insan tipinin farklı çeşitleri vardır.kenar mahallelerdeki "asarım", "keserim", "kralını tanımam" tadında takılan ama kendilerinden daha güçlü biriyle hatta belki kendilerine eşit güçte biriyle karşılaştıklarında kaçacak delik arayan tipler, bu insan tipinin en masum örneğini oluştururlar.bu insan tipinin asıl sinir bozucu örnekleri, iş hayatındadır, üniversitelerdedir, kadın-erkek ilişkilerindedir, yakın çevremizdedir.örneğin iş hayatında kendisinden daha yüksek statüde olan kişiler hakkında atıp tutan, "o beni kıskanıyor", "ben ondan çok daha güçlüyüm", "ona postayı koydum hoca", "ona çoktan yol verdim ben", "o artık bitti", "bu sektörde artık öyle tiplere yer yok" vb. şeyler söyleyen ama söz konusu kişiyle karşılaştığında götünde yalanmadık metrekare bırakmayan tipler, bu insan tipinin en müthiş örneğini oluştururlar."bütün güzel kızlar bana hasta" şeklinde takılan ama güzel kızların yanına yanaşmaya cesaret edemeyen, ancak çok çirkin kızlara yaklaşabilen, çok çirkin kızlara çıkma teklif edebilen "loser" adamlar da bu insan tipinin bir diğer örneğidirler. (dikkat edin: bu tipler güzel kızlara teklifte bulunup reddedilmezler. eğer öyle olsaydı eylemde de bir iddialılık olurdu)"havlayan köpek ısırmaz" sözü, elbette ki bu tür kişiler için söylenmiştir. bir insan laflarında ne kadar iddialı ve gururluysa eylemlerinde de o kadar korkak, kontrollü, hesaplı, kısıtlı ve gurursuzdur. bu insan tipinin bende merak uyandıran bir yönü de, iddialı söylemlerine kendisinin ne ölçüde inandığıdır. yani kendi kendisini de kandırıyor mudur yoksa kendisi herşeyin bilincindedir de sadece dışarıya karşı rol mü yapıyordur onu bir türlü çözemem.

******

bu insan türünün bir alt türü, "iddialı konuşan, gururlu biri gibi gözükmeye çalışan ama eylemlerinde son derece gurursuz olan insan"dır.bu alt tür, son derece yaygındır ve son derece mide bulandırıcıdır.iş hayatı, bu tür sözde gururlu ve "kralını tanımayan", özde yalakalar şampiyonu olan tiplerle doludur.bu tiplerin en önemli özelliklerinden biri de, asla risk almamaları, biraz olsun işlerine yarama olasılığı olduğunu düşündükleri kişilerin hiçbiriyle ne pahasına olursa olsun aralarını bozmamalarıdır. (büyük menfaat bekledikleri kişilerin karşısındaysa zaten kölelerin kölesi pozisyonundadırlar)sözleri ne kadar kontrolsüz ve ölçüsüzse, özleri bir o kadar kontrollü ve ölçülüdür.sözleri ne kadar savaşçıysa, özleri o kadar barışçıdır. (ama bu olumlu bir barışçılık değildir)sözleri ne kadar büyükse, özleri o kadar küçüktür.


Reşat Çalışlar'ın blog sayfasından alıntı
kaynak:
http://rcalislar.blogspot.com/

18 Ocak 2009 Pazar

Solucan adam


solucan adam from ececildiroglu on Vimeo.

yakında solucan adam 2 ... Sally'le birlikte:)

Paralı Türk Gençlerinin Yazlık Merkezli Yaşamı

Reşat Çalışlar'ın ekşi sözlük'teki entry'sinden

türkiye'de paralı gençlerin sosyal ilişkileri esas olarak yazlık çevresinde oluşur...her ne kadar özel üniversitelerin açılmasıyla birlikte yazlık olgusuna alternatif sosyalleşme alanları oluşmuş olsa da, hala yazlıklar liderliği korumaktadır. bir diğer kritik sosyalleşme ortamı da dershanelerdir. tabii her dershane değil, bazı dershaneler... "paralı genç" ifadesi elbette göreceli bir ifade. bence orta sınıfın üst tabakalarından başlayarak üst sınıfın en üstlerine kadar uzuyor. paralı ve tiki de tam olarak aynı şey değil tabii. örneğin yazlık gençliğinde rockçılık eğilimi de oldukça yüksektir. ha onlar "tiki rocker" derseniz o da mümkün tabii...(kendi adıma konuşmam gerekirse: şimdiye kadar hiç yazlık genci olmadım, yazlıktan arkadaşlarım olmadı, yazlıkta birisiyle yiyişmedim. yazlık eksikliğini internetle kapattım. internet arkadaşlığı da biraz yazlık arkadaşlığını andırıyor zaten. her sene aynı yere gitme ve aynı insanlarla görüşme olayına da çok fazla anlam veremedim. gerçi evet ben de sürekli internet başındayım ve internette sürekli aynı tipte insanlarla görüşüyorum ama yazlık kadar salakça gelmiyor... "yazlıkta göt bacak göğüs görüyoruz" dersen ona da eyvallah, ama internette de porno indirmek mümkün...)türk toplumunda yazlığın paralı kesim için bu kadar önemli bir role sahip olmasının temel nedenlerinden biri, batı ülkelerindeki kadar geniş sosyal olanakların olmayışıdır, türkiye'de ne kadar zengin olursan ol, sosyal hayatının belirli sınırları olacaktır... bir diğer neden de, paralı kesimin kendini halktan soyutlama isteğine yazlıkların mükemmel şekilde cevap vermesidir. özellikle paralı anne-babalar için yazlık çocuk sosyalleşmesi açısından bulunmaz nimettir. çocuğunuzu ona benzeyen çocuklarla aynı ortam içinde, parasız ve tehlikeli olabilecek insanlardan uzakta, sosyalleştiriyor ve eğlendiriyorsunuz. ne güzel... gerçi yazlıklarda alkol, uyuşturucu, seks vb. olayları da söz konusu, ama gülü seven dikenine katlanıyor. alkol, uyuşturucu, seks vb. şeyler bile, paralı türk anne-babasını avam kalabalık kadar ürkütmüyor.ha bu demek değil ki yazlıklara gelen herkes zengin piçi... elbette orta sınıf da temsil ediliyor yazlık ortamlarında. ama "avam kalabalık"a dahil olmayan orta sınıf oluyor o orta sınıf. "tehlikesiz orta sınıf" oluyor... o nedenle anne-babalar çocuklarını huzurla yazlık ortamlarına emanet ediyorlar, huzurla sosyalleştiriyorlar... ayrıca ultrazengin olanların 10 tane yazlıklarının olması, her yaz ayrı kıtaya gitmeleri, yani yazlık arkadaşlığı kuramayacak kadar çok gezmeleri de mümkün. ama onların sayısı tahminimce çok yüksek değildir.

Reşat Çalışlar'ın blog sayfasından alıntı
kaynak:
http://rcalislar.blogspot.com/

Welcome to Planet Earth



Ex-E.T. - video powered by Metacafe

A great 3D animation sci-fi short film created by 4 students of the ESMA Film School in Montpelier, France. (8:25 min)

Meyveli Meksika kokteyli

Malzemeler:
. 2 adet elma
. 2 adet muz
. 2 adet mandalina
. 2 adet portakal
. 1 su bardağı toz şeker
. 1 şişe beyaz şarap

Hazırlanışı:

Meyvelerin kabuklarını soyun , fındık iriliğinde doğrayın, çukur bi tabağa aktarın. Üzerine şekeri ve 1 şişe beyaz şarabı ekleyin, kabın ağzını sıkıca kapatın. 24 saat buzdolabında bekletin,karıştırdıktan sonra bardaklara doldurup, soğuk servis yapın.

Yeni ÖSS 4 sınavlı

Yeni sistem ile, 2010 yılındaki sınavda iki ayrı sınav, ikinci sınavda da 4 farklı test ve 1 yabancı dil sınavı bulunacak. Sınavlar iki haftaya yayılacak ve fakülteler testlere göre öğrenci alacak. Ayrıntıları tam kesinleşmiş olmasada, yeni sistemle öğrenciler mesleklerini 195 dakikada belirlemek zorunda kalmayacaklar, öğrenciler temel sınavın yanında, 2 haftaya dağılan 4 ayrı test ile karşılaşacak. Ve sonunda, yaptıkları testlere göre bölümlere yerleştirilecekler. Türkiye'de yıllardır, neredeyse her sene ÖSS sistemi değişiyor, umuyorum ki 2010 yılında uygulanacak sistem son ve doğru değişiklik olur.

17 Ocak 2009 Cumartesi

Blograzzi gitti


Blog tanıtım sitesi Blograzzi yerini Bloxoo'ya bıraktı. Blog sahipleri üst sıralara çıkmak için her şeyi yaptıkları için site yöneticileri, gelen olumsuz eleştiriler sebebiyle böyle bir çözüm bulmuş. Kullanıcılar genel olarak kontrol eksikliğinden şikayet ediyorlardı. Yeni Bloxoo'ya başarılar.

Orhan Pamuk ve Masumiyet Müzesi

"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum."
Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk'un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Mahsumiyet Müzesi'ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz.

1975'te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun'un hikâyesi: hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak.

Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç çıkmayacak sarsıcı bir hikâye anlatıyor.

"Pamuk, Doğu'nun da Batı'nın da sahiplenmekten şeref duyacağı temel ve kalıcı bir yazar..."
New York Times

http://www.yenibirkitap.com/kitap/348/Masumiyet-Muzesi-kitabi.html

Üç Maymun Oscar Yolunda

Nuri Bilge Ceylan’ın bol ödüllü filmi ‘Üç Maymun’ Oscar’a bir adım daha yaklaştı.

81. Akademi Ödüllerinde dokuz film Yabancı Film kategorisinde bir sonraki oylamaya kaldı. Bu kategoride 65 film yarışıyordu.
Küçük zaafların büyük yalanlara dönüşerek parçaladığı bir ailenin gerçeği örtbas ederek her şeye rağmen bir arada kalma çabası. Altından kalkamayacağı acılara ya da sorumluluklara maruz kalmamak adına gerçeği bilmek istememek, onu görmemek, duymamak, hakkında konuşmamak ya da günümüz tabiriyle “Üç Maymun”u oynamak, onun varolduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?

Yönetmen : Nuri Bilge Ceylan
Senaryo : Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan
Oyuncular : Yavuz Bingol, Hatice Aslan, Rıfat Sungar, Ercan Kesal, Cafer Köse
Filmin Türü : Drama
Orijinal Adı : Üç Maymun
Yapımcı Firma : Piramid Prodüksiyon
Yapım Yılı : 2008
Yapım Ülkesi : Fransa, İtalya Türkiye
Orijinal Dili : Türkçe
Filmin Süresi : 109 dakika
http://www.intersinema.com/uc-maymun-filmi/

16 Ocak 2009 Cuma

Katie Verber, the Paris Hilton of Russia


Katia Verber has been dubbed the Paris Hilton of Russia. That seems to have a stigma attached to it, so how much is the two heiresses a like? “Bentleys, Balenciaga bags, and VIP clubs with secret passwords” are just the beginning.

As a biography, Katia Verber is a 24-year-old heiress. She is the daughter of Alla Verber, the vice president of Russia’s biggest luxury retailer, Mercury. Mercury is responsible for bringing Dolce, Gucci, and Prada to Russia in the mid 90’s.

Katia helps run Mercury, acting as a buyer, but much like Paris she also spends a lot of her time running the social aspect of her entity, posing for Russian magazines and deciding which parties to attend. She is also chauffeured around in a gold Bentley, has a $7,000 state of the art titanium Vertu cell phone, and a designer handbag collection that any girl would kill for.
http://celebrity.rightpundits.com/?p=4904

Art Nadel is missing

Florida money manager Art Nadel, who works for Sarasota-based Valhalla Management is missing, CNBC has learned.

Nadel's wife, Peg, confirmed he is missing but would not say for how long. She called it a "sad situation" and said she is cooperating with the police who were in her home at the time CNBC spoke with her. Separately, the Sarasota police confirm to CNBC they are in the early stages of a large-scale probe of a theft of invested assets. The police would not say if Mr. Nadel is a suspect in the theft or provide any other details about their investigation.
http://www.cnbc.com/id/28697726

Google Video'ya elveda!

Google, verdiği hizmetlerde önemli değişikliklere gitme kararı aldı. Aralarında Google Video, Google Notebook, Google Katalog Arama, Jaiku, Dodgeball ve Google Mashup Editor'ün de bulunduğu servislerden kimi ömrünü tamamlarken, bazılarında da büyük değişikliklere gidilecek.Google işten çıkartmaları, insan kaynakları biriminden yaptı. Şirket 100 kadar insan kaynakları uzmanının işine son verdi. Google, İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Laslo Bock, şirketin resmi blogunda son çeyrekte elde edilen kârların ve ilan gelirlerinin düşmesi, şirketin bazı tasarruf tedbirleri almasına neden olduğunu yazdı.
Google, çalışan sayısını azaltmak dışında, tasarruf tedbirleri gereği Teksas’taki Austin, Norveç’teki- Trondheim ve İsveç’teki – Lulea mühendislik ofislerini de kapatarak burada çalışan 70 kişinin de işine son verecek.
İki genç girişimcinin kurduğu Google arama motoru, kısa zaman içinde 25 bin kişinin çalıştığı dev bir şirkete dönüştü. Ancak dünya çapında bilgisayar alanında yetenekleri bünyesine katan şirket de durgunluktan nasibini aldı.
http://www.tasaristanbul.com/google/google-krizden-dolayi-elaman-cikartiyor.html

Ankara'da savaş

Ankara'da sokakları savaş alanına çeviren beklenmedik bir olay yaşandı. ÖDP ve SDP'li bir grup gösterici, İsrail'in Gazze'de ki işgalini protesto etmek istedi ancak grup polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Göstericiler Meclis'e yürümek isteyince ortalık daha da karıştı ve kızılay savaş alanına döndü.

Yıkanan klavye


Seal Shield firması ilk kez bulaşık makinesinde yıkanabilen antibakteriyel bir klavye üretti. Bulaşık makinesinde yıkanabilmesinin yanında ışığı sayesinde gece karanlığında da kullanılabilen antibakteriyel yapıdaki yeni Silver Seal Flex'in fiyatı ise sadece 50 Dolar.

http://www.sealshield.com/

ABD'yle İsrail arasında anlaşma


İsrail'in Gazze Şeridi'nde saldırılara son vermesi halinde Hamas'ın yeniden silahlanamayacağına dair ABD'yle İsrail arasında anlaşma imzalanıyor.ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve ABD'yi ziyaret etmekte olan İsrailli meslektaşı Tzipi Livni bugün anlaşmaya imza koyacaklar. ABD Dışişleri Bakanlığı'yla İsrail büyükelçiliği, anlaşma imzalanmasının İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarına son verilmesine yol açacağını bildirdi.

Anlaşma, Gazze Şeridi'ne silah kaçakçılığı ve Hamas'ın yeniden silahlanmasına karşı ilave önlemler alınacağına dair İsrail'i ikna etmeyi amaçlıyor. Diplomatlar, anlaşma metninin iki ülke arasında istihbarat alanında daha fazla iş birliğiyle ABD'nin, sınırların gözetlenmesi için teknik ve lojistik destek vermesini içerdiğini ifade ettiler.

Anlaşmanın, İsrail'in Mısır tarafından sunulan ateşkes planına göre Gazze'de sınırların açılması konusundaki endişelerini gidereceği kaydedildi.

İHA
http://www.sonhaberler.com/haber.php?haber_id=11017

14 Ocak 2009 Çarşamba

Küresel Isınma Nedir ?

geleceğin için 25 maddeden birkaçını uygulayabilir misin?

İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda, dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. İklim sisteminde vazgeçilmez bir yere sahip olan sera gazları, güneş ve yer radyasyonunu tutarak, atmosferin ısınmasında başlıca etkendirler. Sera gazlarının bulunmaması durumunda yeryüzünün sıcaklığının bugüne göre 30oC daha soğuk olacağı hesaplanmıştır. Son yıllarda atmosferde çeşitli insan aktivitelerinden kaynaklanan nedenlerle karbondioksit, metan, ozon ve di azot monoksit gibi gazlardan oluşan sera gazları, yeryüzü sıcaklığında belirgin artmalara sebep oluyor. Sera etkisinin artması, troposferin ısınmasında, stratosferin de soğuması nda en önemli etken olarak gösteriliyor.

1 Mısır yakıtı kullanın
ÇÜNKÜ dünyadaki otomobillerin yarısı, petrol yerine mısırdan üretilen etanol yakıtını kullanırsa küresel ısınmaya yol açan gazları atmosfere salınımı yüzde 7 düşer

2 Evinizi izole edin
ÇÜNKÜ küresel ısınmaya yol açan gazların yüzde 16’sından konutların enerji tüketimi sorumlu. Evlerin izole edilmesi ısınma enerjisini yüzde 40 azaltır.

3 Ampulleri değiştirin
ÇÜNKÜ enerji tasarrufu sağlayan CFL ampuller, geleneksel (akkor) ampullere göre sadece 4’te 1 enerji tasarrufu sağlar..

4 Sokakta LED ampül
ÇÜNKÜ cadde aydınlatmalarının 18 ayda bir yenilenmesi gerekiyor. Yüzde 40 daha az elektrik harcayan LED ampüller, 2 kat daha pahalı ama 5 yıl kullanılıyor.

5 Ciplere ağır vergi
ÇÜNKÜ 1.8 litre motor hacmine sahip bir sedan otomobil kilometrede 170 gram karbon gazının atmosfere salınmasına yol açıyor. Ciplerde bu oran 2 kat fazla.

6 Organik kıyafet giyin
ÇÜNKÜ içinde tamamen doğal ortamda yetişmiş pamuktan yapılan yüzde 100 organik kıyafetler üretilirken yüzde 60 oranında daha az enerji harcanıyor.

7 Yolculuğu paylaşın
ÇÜNKÜ araştırmalar otomobil kullananların yüzde 38’inin yalnız seyahat ettiğini gösteriyor. İşe gidip gelirken otomobille topluca seyahat edin.

8 Jeotermal ısıtma
ÇÜNKÜ 13 dereceye kadar ısıtılan suyun merkezi bir sistemden binaya dağıtırak, doğalgazlı ısıtmaya destek sağlanabilir ve enerji tüketimi düşürülebilir.

9 Hybrid otomobil
ÇÜNKÜ elektrik ve benzin olmak üzere iki motora sahip olan hybrid otomobiller, yüzde 20’ye varan yakıt tasarrufu sağlıyor.

10 Ekolojik makyaj
ÇÜNKÜ içerdiği kimyasal maddelerden dolayı kozmetik ürünlerin bir çoğu çevreye zarar veriyor. Bitki özlerinden yapılan organik makyaj ürünleri moda oldu.

11 Kırmızı et yemeyin
ÇÜNKÜ kırmızı et yemeyi azaltarak ısınmaya yol açan sera gazlarının oranı yüzde 4 azaltılabilir. Dünyada 1.7 milyar inek, 1.5 milyar koyun var.

12 Plastik kullanmayın
ÇÜNKÜ plastik doğadan 1000 yılda temizleniyor. Yılda 500 milyar poşet kullanılıyor. Sadece yüzde 3’ü kağıttan...

13 Geridönüşümlü kağıt
ÇÜNKÜ geri dönüşümlü kağıdın üretimi yüzde 60 enerji tasarrufu sağlıyor.

Yılda 900 milyon ağaç kağıt üretimi için kesiliyor.

14 Toplu taşıma kullanın
ÇÜNKÜ sera gazlarının yüzde 14’ü araçlar yüzünden atmosfere salınıyor. Otobüse binerek bu oran yarıya yarıya azaltılır.

15 Bekleme modu
ÇÜNKÜ araştırmalar evlerde harcanan elektriğin yüzde 75’ini bekleme modunda (stand by) tutulan televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazların harcadığını ortaya koyuyor.

16 İnik lastiklere dikkat
ÇÜNKÜ havası inik lastiklerle seyahat etmek benzin tüketimini yüzde 10 oranında artırır.

17 Küçük evde oturun
ÇÜNKÜ 200 metrekarelik bir evi ısıtmak için, 100 metrekarelik bir evden 2.5 kat daha fazla enerji harcanması gerekiyor.

18 Eski kıyafeti verin
ÇÜNKÜ eski kıyafetlerin eritilip yeniden kumaş haline getirilmesiyle yüzde 76 enerji tasarrufu sağlanabiliyor.

19 Gökdelene izin verin
ÇÜNKÜ cam dış cepheye sahip olan gökdelenlerin ışıklandırma ve ısıtma giderleri, beton bir binaya göre daha az.

20 Kravat takmayın
ÇÜNKÜ kravat takmayarak sıcaklamazsınız. Erkek çalışanların tümü kravat takmazsa, klimalar daha az çalışır ve daha az enerji harcanır.

21 Pamukluları atmayın
ÇÜNKÜ pamuklu kıyafetler, sentetik madde içermediği için geri dönüşüm yapılamıyor. Ne kadar giyilirse o kadar kardır.

22 Ofis değil evde çalışın
ÇÜNKÜ imkanı olanlar ev-ofislerde çalıştığında ulaşım nedeniyle ortaya çıkan sera gazlarının azalması bekleniyor.

23 Karbon gazı denize
ÇÜNKÜ atmosfere her yıl salınan 7.3 milyar ton karbon gazının yüzde 10’u okyanus tabanında depolanabilir.

24 Yazın pencere açın
ÇÜNKÜ klima yerine bir pencere açarsanız yıllık 22.7 ton olan kişibaşı karbon gazı salınımınızı 1.8 ton azaltırsınız.

25 Bahçenize bambu
ÇÜNKÜ sadece çapı geniş dallara sahip olan bitkiler, saldıklarından daha çok karbon gazını emebiliyor.
http://www.kureselisinmanedir.com/

En pahalı kahve "Kopi Luwak"

Paradoxurus adlı (bir tür Misk kedisi) vahşi kedicik kahve ağaçlarındaki en kaliteli çekirdekleri öğütmeden yutuyor ve sonra hayvanın midesindeki enzimlerin yardımıyla, bir tür fermantasyona uğrayan kahve çekirdekleri dışkı yoluyla bozulmadan dışarı atılıyor. Kahve üreticileride kediciğin dışkısından bu çekirdekleri toplayarak, dünyanın en pahalı kahvesini üretiyor. Kopi Luwak, her yıl ortalama 250 ile 300 kg arasında ve özel çiftliklerde üretiliyor. Ve oldukça yoğun talep gören kahvenin kilosu 1150 Euro'dan satılıyor. Bu özel kahveden tadmak istermiydiniz?

Bager hocaya rakip makine


Untitled from ececildiroglu on Vimeo.

Sevgili Bager hocamızın, kedisini köpek gibi eğittiğini biliyorsunuzdur. Bu videodaki gerçek bir köpek ve köpekle oyun oynayanda bir makine:)

11 Ocak 2009 Pazar

Windows 7 merakı Microsoft'u çökertti

Vista'dan sonraki işletim sistemi Windows 7'nin deneme sürümü büyük ilgi gördü. Binlerce kişinin aynı anda indirmeye çalışmasıyla sunucular talebi karşılayamazken, Microsoft, Windows 7'nin indirileceği bağlantıları sistem güçlendirilinceye kadar geçici olarak kaldırmak zorunda kaldı. Yapılan ek sunucu desteği sonrasında Windows 7 tekrar indirilebilir hale geldi.

Windows Vista'nın kullanıcılar tarafından kabulünün biraz yavaş kalması ve birçok kullanıcının Windows XP'den vazgeçmemesi, şirketi Windows 7'yi geliştirmeye zorlamıştı.

Windows Vista'nın daha stabil hale getirilmiş ve hataları düzeltilmiş bir sürümü gibi gözüken Windows 7, yeni özellikleri ve görsel arayüzüyle kullanıcılar tarafından beğenildi.

Görev çubuğu tasarımı yenilenen yeni işletim sistemi Windows 7'de pencerelerin otomatik olarak boyutlanmasını sağlayan "Aero Snap" özelliği de kullanıcılar tarafından çok sevildi.

Yapılan bir testte, Microsoft'un şimdiye kadar piyasaya çıkardığı en hızlı işletim sistemi olarak gösterilen Windows 7, hızlı oluşuyla şirketin yüzünü krizde bile güldüreceğe benziyor.

XP'den vazgeçmeyen ve Vista'ya soğuk bakan çok sayıda kullanıcı, Windows 7'yi yeterince olgunlaşmış bir sistem olarak değerlendirerek, piyasaya çıkışının erkene alınmasını istiyor.

http://tinyurl.com/5nod6j

Kahveli bira


Efes'ten yeni ürün, kahveli bira
Efes Dark Brown ile kahve ve bira sevenleri aynı üründe buluşturmayı planlıyor. Yoğun bira ve kahve aromalarını birleştiren Efes Dark Brown biranın, 6-8C derece de ideal lezzet doygunluğuna ulaştığı belirtiliyor. Alışılmış bira tadından farklı bir tad sunuyor fakat kesinlikle herkesin denemesi gereken bir ürün.

Beyin jimnastiği

Görünüp koybolan rakamları küçükten büyüğe tıklayın

Çok güzel bir beyin jimnastiği:
1. Aşağıdaki linki tıklayın.
2. 'start' a basın.
3. Geri sayımı bekleyin.
4. Ekranda rakamların yerlerini ezberleyin ve en küçükten başlayarak en
büyüğe doğru yuvarlakları tıklayın.
5. Oyunun sonunda, beyninizin kaç yaşında olduğunu bilgisayar size
söyleyecek.
http://flashfabrica.com/f_learning/brain/brain.html

8 Ocak 2009 Perşembe

Yaşasın stop motion


Animasyon filmlerinin başlangıcı bu tekniğe dayanır. Çizgi filmler, bilgisayarlar ile arka arkaya birleştirmeye başlanmadan önce, kare kare fotoğraf çekilerek yapılırdı. Bu yöntem, özellikle oyun hamurları ile yapılan bir çalışmadır. Kamera hareketinin ve ışığın değişmemesi şartı ile oyun hamuruna bir sonraki hareket verilerek fotoğraflanması ve bu fotoğrafların arka arkaya getirilmesi ile yapılan animasyon tekniğidir. Geçmişi eskilere dayansa bile, halen moda olan bir tekniktir ve sanat olarak kabul edilmektedir.
kaynak: http://www.mondaynay.com/2008/10/stop-motion-teknigi-nedir/

Bu teknikle çalışmalar yapmak gerçekten çok zevkli ama fazla sabır ve boş zaman gerektiriyor.Okulda Başak Hocam sayesinde, stop motion tekniği ile yaptığım
"solucan adam" adlı videoma aşağıdaki linkten görebilirsiniz.
http://www.vimeo.com/2476348

3 Ocak 2009 Cumartesi

özgürlük... demokrasi...

Hürriyet gazetesinin internet sitesinden, güncel haberlere bakıyorum ve bir an için nerede, hangi çağda yaşadığımı düşünüyorum. Yılbaşında doğalgaz zehirlenmesinden yedi genç öldü ve Başkent Doğalgaz A.Ş Genel Müdürü Veysel Karani Demir adlı şahıs istifa ederek açıklama yapıyor "Gençler evde yarı çıplak bulundu ... Daha fazla yorum yapamayacağım cuma namazına gidiyorum..." Arkasından vakit gazetesinde, ölen gençlerle ilgili haberi okudum, resmen, oh iyi olmuş allah içki içeni, namussuzca davrananı böyle cezalandırır, iyi olmuş ölmelerine şeklinde bir haber yapmış. Bu gazete ile aynı düşünceye sahip kişiler 2008 yazında kaçak kuran kursunda ölen onca çocuk içinde allah katında cennete eriştiler yorumunu yapmışlardı. Daha bitmedi, Hürriyet'in diğer bir haberinde Mhp'li bir milletvekili eurovision için Hadise'yi seçenleri günaha girdikleri konusunda uyarıyor. Başka bir gün içki içtiler diye öldürülen gençleri görüyoruz. Sorun sadece bunlar değil tabii ki , sorun Akp'nin ülkeyi her açıdan kuşatmış olması ve kendi ideolojisini sorgusuz bir şekilde herkese dayatmasıdır. Birde Türkiye'nin diğer gelişmiş ülkelerin sömürgesi durumunda olduğu gerçeği var. Sevgili demokratik, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları..
Herkes birşeyleri biliyor, herkes birşeylerden şikayetçi, herkes herşeyin farkında olduğunu söylüyor. Bende bu duygular içindeyim ama gelecek için gerçekten korkuyorum. Bence bu şekilde devam ederse ileride Türkiye diye bir yer olmayacak o zaman ne için şikayet edeceğiz acaba.
Bende bir gariplik mi var? çok mu panik yapıyorum?